
Son yazımın üzerinden uzun zaman geçti biliyorum. Aslında hemen hemen her gün yazmalıyım düşüncesi aklımda dolaşıyordu. Kısmet bugüneymiş. Aman da aman ne kadar mukedderatçı birisiymişim ben. Nasip kısmet be gülüm 🙂 Alnımıza ne yazılmışsa o.
Okuyan dostlar beni anladınız değil mi? Bu yazımın konusu tam da bu Anlamak…
Şöyle bir sorgulayalım kendimizi ne kadar anlıyoruz ne kadar anlaşılıyoruz ve ne kadar yanlış anlaşılıyoruz?
Sanırım bu üç durumu mukayese edince en ağır basanı yanlış anlaşılıyoruz olacaktır. Şahsen ben neredeyse tamamen yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. ”Yok artık canım sende. Yok mu lan adam akıllı birileri senin etrafında?” der gibisiniz biliyorum. Yok. Tam beni anlıyor diyorum hooop bakıyorum yanlış anlamış. Sonra bir diğer sonuç yine aynı. Siktiğimin benliğini sorgulatır oldular bana. Aklımı, egomu, zekamı severim bilirsiniz diğer yazılarıma baktıysanız. Ulan ”ya onlar geri zekalı ya ben” seviyesine kadar indim. Yok be ben ne gerizekalı olacağım onlar salak. Egomdan taviz veremem özür dilerim ama…
Neden bu kadar önemli peki anlaşılmak? Aslında yazıya dökmezdim bu durumu o kadar sikimde de değildi ama içimi yakan, beni üzen ve derin derin düşündüren olaylar olunca yazdım. Kaç ay oldu yazmadım yazamadım ama bu durum öylesine dokundu ki klavyenin başına oturmaya zaman kolladım.
Bazen hayatımıza bazı insanlar girer. Tanıdıkça severiz. Tanıdıkça bağlanırız. Tanıdıkça bizim bir parçamız olur. En ketumumuz bile sırlarını verir ona. Özleriz. Yokluğunda yeri hep belli olur. Gidince dönsün diye yol gözleriz. Lan bırak sen insan sever misin narsist pezevenk sen kendinden başkasını mı düşünüyorsun demeyin aynen öyle. Düşünüyorum, özlüyorum, sohbet etmek için can atıyorum. Çok az sayıları ama varlar. Zaten onlarda beni yanlış anlayarak bu değeri kaybediyorlar. Bahsi geçen şahıs, birey, kişi vb için artık geçmiş zaman eklerini kullanma zamanı geldi gibi.
Onun en savunmasız, en yaralı, yardıma ve ilgiye en muhtaç zamanında ulaşmışım. Öyle bilerek değil bayağı denk gelmişim. Kadere bak kadere. Benim ona ulaşma amacımda öyle içinde bulunduğu durumla alakalı değil hani gayriihtiyari bir durum. Hafızam kuvvetlidir ama düşünün konuyu bile hatırlamıyorum. Benim o irtibatım onun içinde bulunduğu durumda yüreğine su serpmiş. Nereden mi anladım? Bana olan tavırlarından. O güne kadar hiç kullanmadığı hitabından sesinden vs. vs. Mutlu oldum sonrasında içinde bulunduğu durumu benimle paylaşınca. Ulan neler nelere sebep olmuş gel de kadere inanma şimdi.
Gelgelelim banaaaa.
Yüreğimin cayır cayır yandığı, ruhumun daraldığı, yüzüme hüznün çöktüğü bir akşam vaktiydi. Hani dokunsalar ağlayacağım duygusal minnoşluğu değil de ”Ilık mıyım oğlum ben ne ağlaması?” dokunsalar parçalayacağım bir an. Zamanında benim içinde bulunduğu durumdan habersiz dokunuşumla ferahlayan o kişi bana dokundu. Bilmiyordu benim o durumda olduğumu ve yüreğim ferahladı yaaaaa.
Beynini sikeyim oğlum senin. Hiç mi bir şey öğrenmedin lan sen bu hayatta? Kaç kere kalbinden bırak vurulmayı sikilmen gerekiyor acaba?
Kendime sövgüm bittiğine göre devam ediyorum.
Yüreğim ferahladı ya hani dedim ne güzel bir zamandı bu ne tatlı bir dokunuştu en zor zamanıma yetiştin ey insan. Ne mi oldu ben ”ferahlık verdin” dedim o siklemedi bile. Göt gibi de kaldım hani. İlk günden bugüne kadar düşündüm. Nerede yanlış yaptım acaba diye. Yanlış yapmamıştım oysa ki. Bir tamam anlatmıştım kendini ve anlamıştım.
Sonrasında olanlar iyiden iyiye gözümde pula çevirdi onu. Misafir gittiği eve kendi misafirini götürmez. Konu ile ne alaka göt demeyin alakalı. Da anlayacak zeka var mı göreceğiz? Ha görsek de o ki pul oldu elmas değer neye yarar?
İşin sonucuna bakınca başından anlaşıldım derken sonunda Yanlış Anlaşıldım 🙂
Ne Öğrendim?
Kimse ama hiç kimse suçu kendinden aramıyor ben bile. Biliyorum az çok etrafımdaki insanların aklından ve kalbinden geçenleri. Kendine henüz itiraf edemedikleri gerçekleri bile. Gözlerinden anlıyorum. Seslerinden tanıyorum. Bu yazı burada duracak ve zamanı geldiğinde ben bunları tek tek yazmıştım aç oku diyeceğim. İlk fırtınalı günde gelecek limanıma ama o zaman ben o limanı kapatmış olacağım ve göt gibi açıkta bırakacağım. Kindarım ben nefret doluyum.
Yöremizde çokça kullanılan bir söz vardır.
Tilki bir delikte bir kere sikilir.
Sıra Tilkide 🙂


Yorum bırakın